Uzun zaman önce, çok uzun zaman önce içinde hiç acı ve hiçbir yalan olmayan bir yer altı ülkesinde insanların dünyasını görme hayalleri kuran bir prenses yaşarmış.
Bir gün prenses korumalarını atlatarak mavi gökleri, yumuşak meltemi ve gün ışığı olan insanların dünyasına kaçmış. Gözleri gördüğü güneş ışığı ile kör olmuş ve tüm geçmişini unutmuş. Hastalık ve açlıktan dolayı bir süre sonra ölmüş. Ama babası kral, küçük kızını bir türlü unutamamış ve bir gün kızının başka bir bedende geri geleceğine hep inanmış, onu beklemeye başlamış..
Hangisini seçerdiniz: Acımasız gerçek bir dünyada yaşamak ya da hayallere sığınmak? Kendisini acımasız bir savaş ortamında bulan küçük bir çocuğunun, yaşadıklarından kaçmak için hayal dünyasına sığınması, gerçekte bulamadığı huzuru ve mutluluğu hayallerinde araması. Masal ve hayalin harmanlanması..
Gerçekler sizi sardığında tek sığınağınız hayal gücünüzdür..
Bir yanıt yazın