Bu eser, tarihsel gerçeklerle kurgusal bir bakış açısını birleştirerek, Orta Doğu’nun en ilginç ve en karanlık figürlerinden biri olan Hassan-i Sabbah ve onun kurduğu Alamut Kalesi‘ni anlatır. Roman, Hassan-i Sabbah adlı bir liderin, Alamut Kalesi’nde kurduğu Haşhaşiler Tarikatı‘nın gizemli ve korkutucu dünyasına odaklanır. Hassan-i Sabbah, devrimci fikirleriyle Tanrı’nın iradesine göre hareket eden bir lider olarak kabul edilir. Sabbah; içki, uyuşturucu ve cennet vaatleri ile insanları kendine bağlar ve onları ölümle korkutarak eğitir. Bu fedailer, her türlü tehlikeye göğüs germeye ve kendi hayatlarını feda etmeye hazırdırlar.
Roman, aynı zamanda Sabah’ın fikirlerinin ve ideolojisinin geniş halk kitleleri üzerindeki etkisini, acının ve ölümün insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerini incelerken, bireylerin özgürlüklerini ve iradelerini nasıl kaybettiklerini sorgular.
Ölüm, inananlar için bir zaferdir. Çünkü sadece ölüm, sonunda tüm acıları ve ıstırapları sonlandırabilir.
Özgürlük, kolay kazanılacak bir şey değildir. Yaşam insanı sürekli olarak sınar ve insanın en büyük düşmanı, hiç şüphesiz kendi korkularıdır.
Bir yanıt yazın