"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ziynet Nedir? (Nur 31)

“Kur’an’da saçların örtünmesi gerektiğini söyleyen ayet var mı?” yazımda gerekli düzeltmeyi yaptım ama konu çok önemli olduğu için burada da bulunması gerektiğini düşündüm.

Allah; Kur’an’da, tüm insanlar bir araya gelseler de Kur’an gibi bir kitap ortaya çıkaramayacaklarını söylüyor, meydan okuyor, buna mealler de dahil. İnsanların yazdığı mealler Kur’an’ın yerini tutamaz. Bu yüzden bu kadar çok meal kitabı var. Kimse, kimsenin meal kitabını beğenmemiş olsa gerek ki herkes kendi mealini yazmış. Bize düşen, kafamızda şüphe uyandıracak bir ayet karşısında tüm seçenekleri değerlendirmek, araştırmak, en uygun kelamı bulmak. “Onlar her sözü dinler, en iyisine uyarlar.” Sonuçta ilginç bir kitap, herkes onda ne bulmak istiyorsa onu çıkarıyor. Soru şu ki: “Gerçeği mi arıyoruz yoksa kendi gerçeğimize bir dayanak mı?” Bu önemli olsa gerek.

Nur 31’in mevcut çevirisi şöyle ve bu çevirinin yanlış olduğunu düşünüyorum, elbette yanılma ihtimalim her zaman var ve fikirlerimi daha iyi fikirler karşısında düzeltmeye her zaman açığım:

Mümin kadınlara da söyle, bakışlarını (yasak) olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, ziynetlerini (zinetihinn), bunlardan görünen kısımlar dışında açmasınlar; bunun için de, humurlarını göğüs dekoltelerinin üzerine vursunlar (yadribne). Ziynetlerini yalnızca kocalarına, babalarına, kayınbabalarına, oğullarına, üvey oğullarına, kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, diğer kadınlara, sözleşme altında bulunan kimselere (mâ meleket eymânuhunne) ya da emirleri altındaki cinsel arzudan yoksun erkek hizmetlilere veya kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklara açabilirler. Bir de yürürken gizli olan ziynetlerini teşhir etmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Siz ey iman edenler! Topyekûn günahları terk edip Allah’a yönelin ki, mutluluk ve kurtuluşa erebilesiniz. (Nur 31)

Ayetteki yanlışlık bir bağlaçtan kaynaklanıyor. Ayetin doğru çevirisi şöyle olmalı, devamında sebepleri sıralayacağım.

Mümin kadınlara da söyle, bakışlarını (yasak) olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, ziynetlerini (zinetihinn), bunlardan görünen kısımlar dışında açmasınlar; bunun için de humurlarını göğüs dekoltelerinin üzerine vursunlar (yadribne). Ziynetlerini yalnızca kocalarına (açsınlar) hatta babalarına, kayınbabalarına, oğullarına, üvey oğullarına, kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, diğer kadınlara, sözleşme altında bulunan kimselere (mâ meleket eymânuhunne), emirleri altındaki cinsel arzudan yoksun erkek hizmetlilere veya kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklara (dahi açığa çıkarmasınlar.) Bir de yürürken gizli olan ziynetlerini teşhir etmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Siz ey iman edenler! Topyekûn günahları terk edip Allah’a yönelin ki mutluluk ve kurtuluşa erebilesiniz. (Nur 31)

Neden böyle olmalı? İlkin Nur 60’a bakalım. Nur 60’ta yaşlı evlenmemiş bir kadın var ve bu kadın giyimine çok da dikkat etmek zorunda değil ama her hâlükârda bu evlenmemiş kadının ziynetlerini göstermesi yasak. İlk çelişki bu. Nur 60 diyor ki yaşlı kadın genç kadınlar kadar dikkat etmek zorunda değil fakat ziynetlerini hiç kimseye gösteremez, mevcut Nur 31 meallerine göre genç kadın ziynetlerini kocası dışında birçok kişiye açabilir. Tekrar edeceğim: Evlenmemiş yaşlı kadın Nur 60’ta ziynetini hiç kimseye gösteremiyor oysa evli kadın ziynetini kocası dışında birçok kişiye gösteriyor. Açık çelişki.

Bir de artık evlenme ümidi beslemeyen, otura kalan kadınların ziynetlerini göstermeksizin giysilerini (siyâbehünne) çıkarmalarında kendileri için bir beis yoktur. Ama iffetleri üzerine titrerlerse bu kendileri için daha hayırlıdır (Nur 60)

Bu ayetten ziynetin -evlenmemiş yaşlı kadınlar dahil- kimseye asla gösterilmeyeceğini çıkarıyoruz. Hiç kimseye. Ayette istisna yok. Kadının evlenmemiş olması çok önemli. Çünkü Nur 31’de evli kadının istisnasının kocası olduğunu görüyoruz. Bu gösteriyor ki Nur 31’de ziynet yalnızca kocaya gösterilir. Ne babaya, ne kayınpedere, ne üvey oğullara..

Mevcut çevirilerde bir çelişki daha. Nur 31’in mevcut çevirileri ziynet için, “sözleşme altında bulunan kimselere (mâ meleket eymânuhunne) ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklara açılabilir” denmekte. Halbuki Nur 58, “Sözleşmeleriniz altında bulunanlar ve içinizden ergenlik çağına ulaşmamış olanlar”ın izin almadan anne babasının odasına girmemesini gerektiğini söyler. E hani Allah sözleşme altında bulunan kimselere ve çocuklara kadınların ziynetlerini gösterme izni veriyordu, neden Nur 58’de tekrar izin almak zorundalar? Bu 2 ayet mevcut çevirilere göre yine çelişiyor.

Buraya kadar mantıksal olarak yeterli olduğunu düşünüyorum ama ayetteki hatanın kaynaklandığı bağlaca da bakalım. Buradaki bağlaç, Kur’an’da “ve dahi” anlamında kullanılmış mı? Ayette “ve” bağlacı yerine “ev” bağlacı kullanılmış. “Ev” bağlacının “ve hatta, ve dahi” anlamları da var. Yani ayet şöyle olmalıydı: “..ziynetlerini kocalarına ve babalarına ve kayınpederlerine.. göstermesinler”, halbuki burada “ve” değil “ev” -ve hatta, ve dahi- anlamına gelen bağlaç kullanılmış. Nur 31’de de ve hatta anlamını kabul etmezsek bazı ayetlerle çelişki oluşturduğunu gördük. Peki “ev” bağlacının hatta anlamı Kur’an’da geçiyor mu? Elbette. Örneğin Bakara 200:

(Hacca has) ibadetlerinizi tamamladıktan sonra (bir zamanlar) atarınızı andığınız gibi, hatta (ev) daha güçlü bir biçimde Allah’ı anın! (Bakara 200)

Nûr 31’de “ev” bağlaçları çok sayıda kullanılmış ama “ev” bağlaçlarından sonra gelenler cümlecik şeklinde değil, birer özneden ibaret. Bu özel bir kullanım. “ew” bağlacı cümle içinde birden fazla kullanılıp bağlaçtan sonra bağımsız bir fiile sahip cümlecikler varsa “yahut /veya” (seçeneklerden biri) anlamı taşır. Örneğin:

“Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya (ev) Rabbinin gelmesini veya (ev) Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar.” (Enam 158)

Sonuçta söz konusu ayetlerde ziynetin açıkça kadınların cinsel arzu uyandıran özel bölgeleri anlamına geldiğini görüyoruz. Arapçada bu bağlaç için böyle özel bir kullanım var ve şu an için en doğru çevirinin bu olduğunu düşünüyorum. Sağlıcakla.

9 Yorum

  1. Bülent Bülent 24 Nisan 2019

    Mealler asla Kur’an ‘ın yerini tutmadı tutmayacak diyorsunuz? O halde ben asla orijinal manada anlayamayacağım ve mutlaka anlamam için bir çevirmene ihtiyaç duyacağım bir kitaptan nasıl sorumlu tutulabilirim ?

    • Ayfer Kaya Ayfer Kaya 24 Nisan 2019

      Burada iş size düşüyor Bülent Bey. Samimi iseniz ve dininizi ciddiye alıyorsanız araştıracaksınız. Sizin de başka ülkelerde doğan insanlardan bir farkınız yok. Sırf burada doğdunuz diye gerçek size altın tepside sunulmayacak. Allah’ın dediği gibi yapalım: “Onlar her sözü dinler, en iyisine uyarlar.”

      Ayrıca şu da önemli. Her konuda doğruyu söyleyen, her şeyi bilen bir insan yok ama farklı konularda farklı kişiler doğruyu söylüyor. Aklınız, fıtratınız sizinle. Ölçün biçin, doğru olanı bulun. Emeksiz bilgi fethedilemiyor. Selamlar.

      • Merak ediyorum Merak ediyorum 16 Haziran 2019

        Hanımefendi anlamadım. Allah hem bizi istemimiz dışı yaratacak hem de bazı insanları bu kitabı doğuştan rahatça anlayacak yerde dünyaya gelmelerine bazılarının da bunu anlayabilmek için olağanüstü bir çaba harcamalarına neden olup öyle mi yargılayacak? Anlamıyorum bizim zamanımızda dil daha ulaşılabilir ama 845 yılında yaşayanlar da mı bunu yapacaklardı? Adını sanını duymadıkları dini anlamak için bir de kütüphane gezip gezip dili çevirisini yapabilecek derecede anlamak için mi uğraşacaklardı? Yaşanan imkansızları, kadınların eğitim hakkının olmamasını hesaba katmıyorum bile. Bence kendinizi korktuğunuz azabın gerçek olma ihtimalinin verdiği korkudan korumak için inanmaya zorluyorsunuz.

  2. SEO Uzmanı SEO Uzmanı 19 Haziran 2019

    Gayet net ve açıklayıcı bir makale olmuş. Vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederim. 2017 yılından beri blogunuzu takip ediyorum.

  3. Abdullah Hasan Abdullah Hasan 27 Temmuz 2019

    sayın, merak ediyorum.
    Allah ın cezalandıracağı meseleler gayet açık.
    Ortaklık, müdafaa harici adam öldürme, iftira, gasp.
    Yani her aklıselim insanın gayet kolayca anlayacağı zarar verme meseleleri.
    Allah gücümüz dışında bizi sorumlu tutmuyor.
    Bu meselede ise bende ayfer hn gibi düşünüyorum.
    Dolayısı ile Kuran daki bazı meseleler ceza sebebi olmadığı için kütüphane kütüphane gezmenize gerek yok. Korkmayın.

  4. Mustafa_/) Mustafa_/) 15 Ağustos 2019

    Sayın yazar, bazı noktalara kestirmeden yaklaşmış olduğunuzu görüyorum. Bağlaçlar hususunda bir model ortaya koymuşsunuz ancak tek geçer ihtimalmiş gibi anlatmışsınız. Oysa “ev” bizdeki “veya” bağlacının tam karşılığıdır. Bazı yerlerde “Ve dahi”, “ve hatta” anlamlarına gel esi gerektiğini düşünmüşsünüz. Türkçe düşünmenizden kaynaklanıyor olabilir. Oysa “veya” koyduğunuzda anlam sağlanmış oluyor. Tüm ev geçen yerlere veya koyabilirsiniz: ” ” (Hacca has) ibadetlerinizi tamamladıktan sonra (bir zamanlar) atarınızı andığınız gibi, hatta (ev) daha güçlü bir biçimde Allah’ı anın! (Bakara 200)”

    “Hatta” bağlacı ise Türkçedeki ile aynı diye düşünmüşsünüz. Hatta bağlacı Türkçede deforme olmuş bir bağlaçtır. Arapçadaki anlamı “-e kadar” dır. Nur 31 ile ilgili paylaştığınız ilk meal doğrudur.

    Düşünüyorum acaba siz Arapçadaki “ve” bağlacı ile Türkçedeki “ve” bağlacını da aynı mı sanıyorsunuz? Arapçada bizdeki ve yerine kullanılan ve ardıllık ifade eden bir “fe” bağlacı vardır. “Ve” bağlacı ise Arapçada eş zamanlılık ifade eder.

    Odalara girilirken izin istenmesini ziynetlere bağlamışsınız. Halbu ki bu ebeveynlerin cinsel ilişki sırasında bulunmaları vb. Haller ile ilgilidir.

    Humur kelimesini ise meallerde üstü kapalı geçmişsiniz. Şayet niyetiniz hakikaten anlamaya çalışmak ise aklınıza gelen ilk olasılıklarla yetinmeyip başka nasıl olabilirdi veya acaba benim ilk tahmin ve önermelerim yanlış olabilir mi gibi hususları gözetmeniz yararlı olacaktır. İddia mahiyeti taşıyan hipotezler ancak yanlışlanabilirlik üzerineanaliz edilebilir. Bunun için önce kendi hipotezlerinizi çürütmek için yoğun bir çaba sarfetmeniz özbilincinizi yükseltirken iddialarınızı da güçlendirecektir.

    Niyetiniz başka türlüyse insanlarkn en basit konularda bilegramer ve sözlük gibi kaynaklara uzanmaya yerinmesi sizin için büyük bir fırsat sunacaktır.

    Selamlar..

  5. Mustafa_/) Mustafa_/) 15 Ağustos 2019

    “Allah, Kur’an’da tüm insanlar bir araya gelseler de Kur’an gibi bir kitap ortaya çıkaramayacaklarını söylüyor, meydan okuyor, buna mealler de dahil.”

    Burada mealleri katmanız gerektiğini düşündüren şey ne oldu?

  6. Emin Emin 2 Nisan 2020

    Asrı saadette bu ayet nasıl anlaşılmış ve nasıl uygulanmış ona bakmalı değil miyiz?

    • Ayfer Kaya Ayfer Kaya 5 Nisan 2020

      Asri saadette ne olduğunu hiçbir zaman bilemeyiz, emin olamayız. Asri saadete dair kaynak yok. Olanlar en az 150 200 yıl sonra. En doğrusu Kur’an’a bakmak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir