Kişilik dediğimiz şey kabaca insanın diğerlerinden farkı ve kendine has olması. Fakat ilginçtir tüm insanları birtakım ortak özelliklerle aynı şekilde tanımlamak, aynı kategoriye koymak mümkün. Nasıl? Şu analizden başlayalım, sanki seni (beni, onu, hepimizi) anlatıyor:
- İnsanların seni sevmesine ve yeteneklerini takdir etmelerine ihtiyaç duyuyorsun.
- Kendini eleştirmeye açıksın.
- Büyük bir kapasiten var ama ne yazık ki bunu kendi avantajına çevirecek şekilde kullanamıyorsun.
- Bazı kişilik zaafların olsa da üstesinden gelebiliyorsun.
- Cinsel beklentilerin, bazen problem doğuruyor.
- Dışarıdan bakıldığında disiplinli ve kontrollü ama içten içe kaygılı ve güvensizsin.
- Bazı zamanlarda doğru şeyi yaptığından ve doğru tercihte bulunduğundan emin olamıyorsun.
- Her seferinde biraz değişiklik istiyorsun ve ama kısıtlamalar ve sınırlamalar söz konusu olduğunda rahatsız oluyorsun.
- Kanıtı olmadan başkalarının fikirlerinden etkilenmiyor ve bununla gurur duyuyorsun.
- Kendini başkalarına açmanın çok da akıllıca olmadığını düşünüyorsun.
- Bazı zamanlar dışa dönük, cana yakın ve sosyalsin, diğer zamanlarda ise kapalı, ilgisiz ve içedönük.
- Bazı tutkuların gerçek dışı.
- Güvenliğin, senin için önemli.
Bu analiz Psikoloji hocası B. Forer’in öğrencilerine uyguladığı deneysel bir analiz. Forer, girdiği sınıfın tümünü aynı kişilik analizine tabii tutmuştu (herkes kendine özgü zannediyordu). Tuhaf olan sınıftaki tüm öğrenciler kişilik analizinin kendilerine has ve kendileri için çok uygun ve özel olduğunu düşündüler!
Forer Etkisi bireylerin kendileri için hazırlanmış gibi görünen ama aslında büyük çoğunluktaki insanlara uyacak kadar genel ve belirsiz kişilik betimlemelerine yüksek puan verme eğilimlerini anlatan bir gözlemdir. Bu yöntemi kullananların (falcılar, astrologlar, medyumlar vs..) verdikleri mesaj olumlu aynı zamanda belirsizdir. Geneldir ve kişiye özgü gibi gözükebilir ama herkese uygulanabilir. Hepimiz insanız öyle değil mi?
Söz konusu gözlem, “İnsanlar kandırılmayı sever“. “Herkese uyan bir şeylerimiz var.” gibi sözlerin sahibi Barnum’un gözlerimlerinden sonra Barnum Etkisi olarak da bilinir. Barnum şov adamıdır ve sirkinde diğer şovlardan ayrı olarak bir de karakter analizi gösterisi yapar. Analizin “doğruluğu” karşısında insanları hayrete düşürür. Barnum’un en kârlı gösterilerinden olan bu şovun temelinde yine bir hile vardı. Barnum’un analizi gelen her kişi için hemen hemen aynıydı ve yukarıdaki kişilik analizlerine benzer analizlerden oluşmaktaydı yani olumlu tarafı ağır basan, herkese söylenebilecek genellikte tespitlerde bulunuyordu ve halkın kesinlikle en sevdiği bölümdü.
Barnum bir keresinde “Her dakika bir aptal doğar” demişti. Barnum Etkisi de, bu önermenin aptallar için olduğunu göstermektedir. Örnegin “Balık burcu kadını terk edilmeyi sevmez” dogru bir önermedir ancak bütün kadınlar terkedilmeyi sevmedigi için sözün muhattabı olan insanlar aptal yerine konulmuştur.
Bu ve benzeri şeyler; insanların medyumlar, şarlatan psikoterapistler, sahte şifacılar, falcılar tarafından ne kadar kolay manipüle edilebileceğini gösteriyor. Bu sahte medyumlar insanları doğru okudukları izlenimi vermek için cold reading denilen bir yönteme de başvururlar.
Cold reading: Herkes için geçerli olabilecek genel ve muğlak ifadelerle başlayıp daha sonra ustaca karşıdaki kişinin tepkilerini ölçerek özele inip kişiyi okuma anlamına gelir.
Falcıların, medyumların vs.. bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları şey budur.
Eh ne diyelim, aptal olmayın, falcılara, medyumlara, şuna buna aldanmayın. Sizi okumaları, sizin yardımlarınız olmadan mümkün değil! Her zaman şüpheci olun, ve ne olursa olsun kanıt isteyin!
Bir yanıt yazın