Maksim Gorki’nin Ana adlı eseri, Rusya’da devrim hareketlerinin başlamasından hemen önceki dönemde geçer ve devrimin en sadık destekçilerinden biri olan Pavel ve annesi Pelageya’nın hikayesini anlatır.
Pelageya, kocasını kaybettikten sonra tek oğluyla yaşamaya devam eder. Başlangıçta kendi halinde, sessiz ve hayatını dini kurallara göre yaşayan bir kadındır. Ancak oğlu Pavel, fabrika işçileri arasında devrimci bir harekete liderlik etmeye başlamıştır. Pavel, işçilerin hakları için mücadele etmekte ve devrimci düşüncelerini yaymaktadır. Pelageya, oğlunun tehlikeli bir yola girdiğini düşünse de zamanla onun çabasının ve ideallerinin büyüklüğünü anla ve devrim fikrine ve oğlunun inançlarına olan bakış açısı değişir. Önceleri sadece oğlunun yanında yer alarak ona destek olurken, zamanla devrimci hareketin aktif bir destekçisi haline gelir.
İnsanlar, kendi elleriyle yaratmadıkları bir dünyada, kendi hayatlarının efendisi olamaz.
Bir yanıt yazın