Ben senden değerliyim, benim göbeğim var senin yok falan filan 🙂
İnsanların seçme şansı olmadıkları konularla övünmesini her zaman tuhaf karşıladım. 200.000 yıllık (muhtemelen daha fazla) bir insanlık geçmişimiz var. Medeniyetler kurduk ve daha neler kuracağız. Tuhaf ki 200.000 yıllık geçmişimizden bu yana kölelikten henüz kurtulabildik. Tam değil. Tamamen kurtulmak için birkaç asır daha geçmesi gerekiyor. Milliyetçilikten de kurtulacağız. Yüzyıllar alacak. Milliyetçiliğin yüceltildiği ve üstün görüldüğü bu çağlarda şimdilik zor ama insanlık önünde sonunda yolunu bulacaktır.
Teknoloji insan ahlakını geliştirmeye yetmeyecek elbette. Her zaman en zor sınavımız erdemli kalabilmekle ilgili olacak ve bu zor sınavı sanıldığından da az sayıda insan verebilecek. Hep böyle oldu. Erdem ve ahlak dışındaki diğer her şey hiç önemli değil. Hepsi bir şekilde geçecek, ihtiyacımız olan şey biraz daha zaman ve yeterince zamanımız var.
Her neyse bu yazının amacı Epictetus’un ‘Düşünceler ve Sohbetler’ isimli kitabından beğendiğim şu alıntıyı burada paylaşmaktı. Kişinin kendi eli ile sahip olmadıklarıyla övünmesi hakkında kısa ama hoş bir anektod. Burada bulunsun isterim.
Biri sana şu minvalde şeyler söyleyebilir:
— Ben senden değerliyim. Babam konsül idi. Ben de hâkimim, sen ise hiçbir şey değilsin.
Şunu söyle ona:
— Azizim eğer ikimiz de at olsaydık ve sen bana:
‘Babam zamanının bütün atlarından çevikti. Benim ise pek çok dostum, arpam ve fevkalâde bir eğerim var.’
deseydin sana şöyle cevap verirdim:
— Pekâlâ. O halde koşalım!.
Ata göre koşu ne ise insanda da kendisine has vasıfları onunla anlaşılacak, kıymeti onunla ölçülecek bir şey yok mudur? O şey saffet, vefa, adalet değil midir? Bu anlamda beni aştığın tarafı göster bana. Adam olarak benden daha değerli olduğunu ispat et. Eğer bana, ‘Ben zarar verebilirim, tekme atabilirim.’ dersen, sana şöyle cevap verebilirim:
— Sen insana değil, eşeğe ve ata mahsus bir vasıfla öğünüyorsun.
Hani melekler sormuştu Allah’a, “Biz seni anıp dururken bu bozguncuları mı atayacaksın” diye. Allah da cevap vermişti: “Şüphesiz bilmediklerinizi biliyorum“. İnsanlık yolunu bulacaktır. Biraz zaman alacak, birkaç yüzyıl belki binler. İnsanlığın yolunu bulduğu zamanlara şahit olamayabiliriz ama kendimizi o çağlara taşıyabiliriz. Erdemli olmayı ve doğru yolu bulmayı istersek zamana muhtaçlık ortadan kalkar. Selametle.
Bir yanıt yazın