Başlamadan şunu belirtmek istiyorum, belki tekrar olacak. İnanmamız gereken şey bilim değildir (bilim inancın konusu değildir). Bizler bilimi kabul ederiz ve bilimadamlarının kendi inançlarını desteklemek için söyledikleri düşüncelerden de bilimi ayırmasını biliriz (Bilimle uğraşanların her söyledikleri bilim değildir).
Şu ilginç ki Allah’ın kitapta da dile getirdiği şeyi, çoğunluğun yanılacağı gerçeğini sıkılmadan çoğunluğu kendi fikirlerine şahit tutanlar var: “Bu kadar insan yanıldı da bir siz mi biliyorsunuz gerçeği?”. Bu kadar insan ayetler üzerinde Allah’ın istediği gibi derin derin düşünmediler, düşündükten sonra araştırmaya koyulmadılar. Dolayısıyla şunu söylemekten çekinmiyorum, kitabın da söylediği gibi “evet, atalarını takip eden o dağ gibi kalabalıklar yanıldı”.
Süreç.. Çeşitlilik.. Değişim.. Her neye bakarsanız, bu üç şeye tabii olduğunu görürsünüz. “..Bir işin olmasını murad ettiğinde, ona sadece “ol” der ve o da hemen oluş sürecine girer (olmaya başlar).” (Bakara 117). Hemen olur değil, bir sürece dahil olur.
“..Ve sen Allah’ın yasasında bir başkalaşma göremezsin; evet sen Allah’ın yasasında bir sapma da göremezsin.”, bu ayeti iyi anlamamız gerekir. Evren de insan da bir sürece tabii ve yaratılış açısından dün ile bugün arasında bir fark yok. Konuya, Ankebut 20 ile giriş yapalım:
De ki: “Dolaşın yeryüzünü ve görün yaratılışın nasıl başladığını! Daha sonra Allah öteki hayatı da işte böyle var edecektir: Çünkü Allah her şeye güç yetirendir.”
Şunu düşünün: Sebep sonuç gözetilmeden bir anda yaratılan bir evren için Yaratıcı, neden yaratılışın nasıl başladığını araştırmamızı ister? Yoktan var edilen bir var oluşun izlerini bulabilir miyiz? Yoksa sebeplere dayalı bir yaratılış ve izleri mi var ve bunları araştırarak bulabiliriz, bulmamız gerekiyor diyebilir miyiz?
İnsan beyni sebep sonuç odaklı çalışır ve Yaratıcı bu konuda insanı aciz bırakacak değildir. Evrene bilinebilir olduğu için alem demişler. Dünya bizim için yaratıldıysa onun içinde olan her şeyi zamanı geldiğinde, anlamaya çalıştıkça anlayacağız. “Evrenin anlaşılır olması, gerçek mucizedir“.
Büyük Patlama yaklaşık 13.8 milyar yıl önce gerçekleşti.
Rahman’ın yaratışında bir düzensizlik göremezsin; haydi, çevir gözünü de bir bak bakalım: Bir kusur, eksik-gedik ve düzensizlik görebilecek misin? Sonra tekrar tekrar çevir gözünü de bir bak; bakışın yılgın ve bezgin bir şekilde sana geri dönecektir. (Mülk 3,4)
Dünya’nın 4,6 milyar yıllık tarihi, mitolojiye değil bilimsel bilgi ve bulgulara dayanır. Ankebut 20’deki, “De ki: Dolaşın yeryüzünü ve görün yaratılışın nasıl başladığını!” gibi çok sayıda ayet bizden açıkça bilim yapmamızı ister. Çünkü Kur’an ayetlerini anlamak istiyorsak Allah’ın evren ayetlerini de bilmek zorundayız.
Evren ve Dünya aniden değil sürece tabi şekilde yaratıldı. Buna dini terminolojide “tekâmül” denilirken bilim ona “evrim” adını verir. Evrenin evrim geçirdiği ispatlandı. Evrim, Allah’ın bu evrende uyguladığı yasanın adıdır.
Göklerin ve yerin yaratılması, elbette insanın yaratılmasından daha kapsamlı bir hadisedir; lakin insanların çoğu bunun (anlamını) dahi bilmez. (Mü,min 57)
Ve şu ayet:
İnsanın üzerinden, o tarih sahnesine çıkıncaya (kadar), tüm zamanlar içinden belirsiz ve uzun bir süre geçmemiş miydi (ki), henüz o (bu süre zarfında) anılmaya değer bir varlık bile değildi? (İnsan 1)
Çok ilginç bir ayet. İnsan tarih sahnesine çıkıncaya kadar anılmaya değer bir varlık değildi, evet bir varlıktı ama anılmaya değer değildi! Bunun hakkında düşünmenizi isterim.
Kur’an’ın evrim ile ilgili bir problemi yok. Allah her şekilde yaratmaya kadir. Kuran’da evrim teorisiyle çelişen herhangi bir ayet yok. Tersine işaret eden birçok ayet bulunabilir ki bu yazının amacı bu ayetleri incelemek. Kur’an bilim kitabıdır demiyorum. Size yaratılışın her saniyesini anlatmaz. Bilimle açığa çıkması mümkün bir şeyi size altın tepside de sunacağını sanmıyorum. En azından şunu yapmaya çalışın, her ne olursa olsun bilimsel bir gerçek bizlerde nefret uyandırmamalı. Allah bu evrenin dışındadır, hiçbir bilim onu kanıtlayıp çürütemez.
Ayetlere bakalım:
“Oysaki sizi uzun süreçler içinde halden hale evirip çevirerek yaratan O’dur”. (Nuh 14)
“Daha sonra siz (bir süreç içinde) beşer olarak gelişip kişilik kazandınız”. (Rum 20)
“O her şeye yaratılış amacıyla en uyumlu olma ve kemalini bulma (yeteneğini) bahşetmiştir. Öyle ki, insan türünü yaratmaya (basit) bir balçıktan başlamıştır” (Secde 7), (İnsan türünü “yarattı” demiyor, “yaratmaya başladı” diyor).
“Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın.” (A’raf 69)
Bu ayetler evrimsel bir sürece atıfta bulunmuyorsa neyi anlatıyor?
Adem’in Yaratılışı
Evrim’e göre Adem ve eşi yaratılmadan milyonlarca yıl önce insansı dediğimiz türler ortaya çıktı. Kur’an insan için Allah’ın ruh üflemeden önceki haline beşer ifadesini kullanır. Biyolojinin homo dediği tür ile Kur’an’ın beşer dediği tür aynı. Ve biz bugün de o beşerlikten kalan özellikleri taşıyoruz. Yeme ve içme isteği, ölümlü olmamız vs.. beşeri tarafımızdır. İnsanın atası olan homo sapiens dışındaki diğer homo türlerinin soyu tükendi.
Eldeki verilere göre ilk modern insanlar 195.000 yıl önce tarih sahnesine çıktılar. Beyin gelişiminde diğer insan türlerine göre bir sıçrama yaşandı. Bunun sebebini şu anki verilerle bilemiyoruz, bilimin ilerlemesiyle birlikte detaylar da ortaya çıkabilir. İşte Adem ve eşinin dünyaya geldiği yıllar yaklaşık 195.000 yıl öncesi olarak düşünülüyor. Kur’an’da anlatıldığı gibi Allah beşere ruhundan üflemiş (Hicr 29), beşer (homo sapiens) akıl-irade-sorumluluk-bilinç sahibi insana dönüştürülmüştür. Adem ve topluluğu beşerden insana yükseldi.
Kur’an’daki beşer ifadesinin insansı türlere ait olduğunu söyledik. Kur’an’da şöyle bir ayet var: “De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim” (18:110, 41:6, 14:11). Bu ayetlerin söz konusu iddiayı çürüttüğü söylenebilir. Önemli bir detay. Kur’an durduk yere insana bazı ayetlerde beşer bazılarında insan demez. Kur’an’da kullanılan her kelime kabul edersiniz ki bilinçli kullanılmıştır. Beşer ifadesi ile ilgili söylem, Kur’an’ın genelinden çıkardığımız bir sonuç. Bu ayetteki beşerden kasıt doğan, ölen, yiyen, içen, dinlenen, yorulan, hastalanan vs.. taraflarımıza atıftır. Bu özellikler bizlerin beşer tarafını oluşturur ve uzak atalarımız olan hayvanlardan bu yana ortak olan bu beşeri özelliklere sahibiz. Bizi insan yapan Allah’ın “ruh üfledim” dediği şeydir. Ruhun ne olduğunu bilmiyoruz ama onun sayesinde aklediyor, düşünüyor, irademizi kullanıyoruz. İman ya da inkar ediyoruz. Kısaca ruh sayesinde bilinç ve şuur sahibi bireyler oluyoruz. Yukarıdaki ayette de peygamberimizin herkes gibi yiyen, içen, doğan, ölen, uyuyan biri olduğu söyleniyor.
Kur’an’a göre Adem Annesiz ve Babasız mı?
Hayır, Kur’an böyle bir şeyin imasında bile bulunmaz. Bu iddia, Hristiyan ve Yahudi kültürüne ait, bizim kültürümüze de onlardan geçti. Kur’an’a göre Adem’in anne babası vardır. Kur’an, insan olma süreci öncesinden İnsan suresi birinci ayetinde şöyle söz eder:
İnsanın üzerinden, (o tarih sahnesine çıkıncaya kadar), tüm zamanlar içinden belirsiz ve uzun bir süre geçmemiş miydi (ki), henüz o (bu süre zarfında) anılmaya değer bir şey bile değildi? (İnsan 1)
İnsan tarih sahnesine çıkmadan evvel ve henüz insan olarak anılmaya değer değil iken bundan çok uzun zaman geçmedi mi? Yukarda söylediğim şeyi tekrar edeceğim; evet bir varlık vardı ama insan olarak anılmaya değer değildi. İnsanlık sürecinin o upuzun basamağından bahsediyor bu ayet.
Devamına bakalım;
İnsanoğlunu katmerli bir karışım olan hayat tohumundan Biz yarattık; sınava tâbi tutmayı (diledik) ve ardından ona işitme ve görme yeteneği verdik. (İnsan 2)
Yukarıdaki ayet tüm insanlığın nutfeden yaratıldığını söyler. Adem de insan olduğuna göre çıkarılacak sonuç açık. Ayrıca ayet evrim sürecinde kazandığımız görme ve işitme yeteneğine de atıfta bulunur. Buradaki “Biz yarattık” ibaresi aniden yarattık anlamına gelmez çünkü aniden yarattık demiyor. Allah yerler ve gökler için de “Biz yarattık” diyor ama bugün biliyoruz ki evren 13,8 milyar yıllık bir süreçle yaratıldı. Hatta Allah Kur’an’da Zekeriyya peygamber için şöyle bir ifade kullanır: “Daha önce seni de Ben yarattım ve sen hiçbir şey değildin” (Meryem 9). Zekeriyya peygamberin doğumunda hiçbir olağanüstü durum olmadığı halde Allah, ona “Seni ben yarattım” diyor.
Ayetlere devam edelim:
Şüphe yok ki Allah; Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini, İmran ailesini kendi çağının insanları içinden seçerek üstün kıldı. (Ali İmran 33)
Çok açık bir şekilde Adem’in bazı insanlar içinden seçildiğini ifade ediyor, bir yerde seçim söz konusu ise onun alternatifleri vardır. Allah Adem’i seçiyor. Adem’in alternatifleri vardı ve onu seçme işlemine tabii tutuyor. “Ruh üfledi” tabirinin ne olduğunu bilmiyorum ama sonuçlarını biliyorum. İnsan bilinçli ve şuurlu bir varlığa dönüştü, ben bunun da evrensel süreçlerle geliştiğini ve olgunlaştığını düşünüyorum, beşerler olan insansılar zamanla insan olmaya başladılar. Olması gereken seviyeyede Adem de sonraki peygamberler gibi insanlar içinden seçildi. Yukarıdaki ayet Adem’in yalnız olmadığını açıkça gösterir, çünkü Adem çağının insanları arasından seçildi.
Daha sonra onu yaratılış amacını gerçekleştirecek bir donanıma sahip kılarak kendi ruhundan üflemiştir; derken sizi hem işitme ve görme, hem de duygu ve düşünce yetenekleriyle donatmıştır: Ne kadar da azınız şükrediyor. (Secde 9)
Yukarıdaki ayette ruh üflendikten sonra akıl, bilinç, şuur gibi insanı diğer canlılardan ayıran yeteneklerin bize geçtiğini görüyoruz. İşitme ve görme derken normal göz ve kulaktan bahsetmiyor. Görme ve işitme derken; beşerken hayvanlar gibi bakıyor, insan gibi görmüyorduk; sesler duyuyor, insan gibi işitmiyorduk. Hayvanlar gibi hareket ediyorduk.
Ayette hoş bir detay var. Ruh üflenmeden önce Allah bizim için “o” zamirini kullanıyor: “Daha sonra onu..”. Ruh üflendikten sonra Allah bizi muhatap kabul ediyor ve bizim için “sizi” zamirini kullanıyor: “Sizi hem işitme ve görme..” (Mustafa İslamoğlu).
Hani senin Rabbin melaikeye ‘Ben yeryüzünde bir halife atamaktayım’ dediği zaman da şöyle sormuşlardı: ‘Yeryüzünde fesat çıkarmakta ve kan dökmekte olan birini mi atayacaksın; üstelik biz seni övgü ile tesbih ve takdis edip dururken?’ (Allah) cevap verdi: ‘Şu kesin ki, Ben sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim’. (Bakara 30)
Bu ayete göre de Adem’in ebeveynleri var. Çünkü Allah, “Yeryüzünde bir halife yaratacağım” demiyor, “Yeryüzünde bir halife atamaktayım, atayacağım” diyor. Yani yeni baştan yaratılan bir varlık yok, bir şeyi atamadan söz etmek için önce o şeyin var olması gerekir. Meleklerin bu duruma tavrı da ilginç. Yaratılma ile ilgili en ufak bi şaşkınlıkları yok, şaşkınlıkları var olan bu canilerin atanmaları. Ruh verilmeyen insansıları görmüş olmalılar. Çünkü onların kan döktüklerine, bozgunculuk yaptıklarına şahit olmuşlar ve bu duruma akıl erdiremiyorlar. Allah nasıl olur da kan dökecek, bozgunculuk yapacak bir insansıyı yeryüzüne halife olarak atar? Kur’an’a göre melekler geleceği bilmez (Bakara 32) ve insansıların yeryüzünde fesat çıkarmalarına, kan dökmelerine bizzat şahit idiler.
Ayet metninde “yufsidu” ve “yesfiku” muzari fiilleri geçiyor. Muzari fiiller, şimdiki zaman, geniş zaman ve gelecek zamanda bir iş, bir oluş ve bir hareket bildiren fiillere denir. Yani 3 zamanı da kapsar. Bu durumda çeviri şöyle oluyor: yufsidu: ifsat ediyor /eder /edecek manasına; yesfiku: kan akıtıyor /akıtır /akıtacak manasına gelir. Bu yüzden fesat çıkaracak ya da kan dökecek şeklinde gelecek zaman değil de “fesat çıkarmakta ve kan dökmekte olan” diye Türkçeye çevrilir. Yani melekler o an kan döktüğümüzü görüyorlar (şimdiki zaman). Uzun zamandır döktüğümüze şahit oluyorlar (geniş zaman), gelecekte de yapacağımızı düşünüyorlar. Kısacası homo sapienslerden dolayı melekler kan döktüğümüze zaten şahit olmuşlardı. Bu yüzden şaşırıyorlar
Yalnız çoğu meal atama değil de yaratma diye çeviriyor, yanlış. Sad 26’da aynı ibare Davud peygamber için kullanılıyor:
“Ey Davud, gerçek şu ki Biz seni yeryüzünde bir halife kıldık” (Sad 26). Bakara 30’da yaratma diye çevrilen aynı ifadeyi buraya uyarlarsak Allah Davud’a “seni halife yaratağım” demiş olur ki görüyorsunuz yanlış bir çeviri. Kur’an aynı zamanda kendisinin açıklayıcısıdır, bir yerde kullanılan bir kelimenin başka bir yerde açıklandığını görürsünüz, söylemiştik bunu.
Adem mi Ademoğulları mı?
Kur’an’da Adem hem bir bireydir ki çoğunluk Adem’i sadece birey olarak düşünür ve hem de Ademoğlu şeklinde anlaşılan çok sayıda ayet var ki bunlar da hepimizi içine alır. Adem ismi Kur’an’da 7 yerde beni adem (ademoğlu) şeklinde gelir. Araf 11’e bakalım:
Doğrusu sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, ardından meleklere dedik ki: “Adem lehine emre amade olun!” Hemen emre amade oldular, İblis hariç: o emre amade olanlar arasında yer almadı.
Dikkat edin, “sizi yarttık” (çoğul kullanılmış), “size şekil verdik” (çoğul kullanılmış), “sonra döndük dedik ki meleklere Adem’e secde edin”. Önceki yaratıp şekil verilen ve siz diye hitap edilen birey (?) Adem (tekil) oluvermiş. Öyleyse Adem dediği şey burada bi bireyden ziyade Ademoğulları’dır yani bizler. Bi daha: Sizi yarattık, size şekil verdik, dedik ki Adem’e (onlara) secde edin.
Ama şu şekillerde de ayetler var. Mesela Bakara 31, “Ve Adem’e isimlerin tümünü öğretti”, “Ey Adem! Şunların isimlerini onlara bildir” (Bakara 33), “Biz dedik ki: Ey Adem! Sen ve eşin şu bahçeye yerleşin” (Bakara 35) gibi ayetler Adem ve eşinin birey olarak var olduğunu düşündürtür. Öyleyse ikisi arasındaki ayrımı ayetlerin bağlamından, devamından yapmalıyız.
Adem’in Çocukları Ensest İlişki Sonucu mu Çoğaldı?
Hepimiz bu konudaki hikayeyi biliyoruz. Ademoğullarının çabuk çoğalması için hep ikiz çocukları olur ve hep çaprazlama birbirleriyle evlenirler. Çünkü İsrail’in Tanrı’sının sonradan haram kılacağı şeyi başlangıçta yapmaktan başka çaresi yoktur. Ancak böyle bir çözüm bulacaktır ve bunu sonradan yasaklayacaktır! Bu ve diğer birçok hurafenin kaynağı kesinlikle Kur’an değildir.
Evrimi kabul ettiğinizde yani İsrail kaynaklarından alınan yanlış hikayeye inanmayı bıraktığınızda Adem’in çocuklarının ensest ilişki yaşamasına gerek kalmıyor. Allah’ınız büyüktür ve Allah’ınızın herhangi bir konudaki yasasında herhangi bir değişiklik bulamazsınız (Ahzab 62). Dün uygun olan bugün de öyledir ve dün günah olan bugün de günahtır.
Âdem’in kendi çağında zaten bir sürü Adem vardı. Kur’an, Adem’in Ali İmran suresinin 33. ayetinde bir topluluk içinden seçildiğini söyledi bize.
Kur’an’a göre İnsanın Yaratılışı Nasıl Oldu?
Kur’an tüm canlılığın suda yaratıldığını söyler. “Biz her canlıyı sudan var ettik” (Enbiya 30).
“Allah onu (Âdem’i) toprak türünden yarattı” (Al-i İmran 59). Kur’an’a göre sadece Âdem’in kendisi değil tüm insanlık topraktan yaratıldı:
“Ey insanlık! Eğer yeniden diriliş konusunda kuşku içindeyseniz, unutmayın ki Biz sizi topraktan yarattık” (Hac 5) Ayrıca Rum 20 ve Mü’minun 12’de tüm insanlığın topraktan yaratıldığını söyler. Görüldüğü gibi Kur’an sadece Âdem’in değil tüm insanlığın topraktan yaratıldığını ifade ediyor.
Bilime göre de tüm canlıların ilk atası okyanuslardaki volkanik bacaların kenarlarında yaratıldı ve bu da Kur’an’ı destekler.
Kur’an elementer yaratılışa dair 7 aşamadan bahseder.
- Min turâbin: “Toprak türünden” (Hac 5)
- Min salsâlin: “Ses veren balçık türünden” (Hicr 26)
- Min salsâlin ke’l- fahhâr: “Ses veren pişirilmiş balçık türünden” (Rahman 14)
- Min hamein mesnûnin: “Yoğunlaşmış çamur türünden” (Hicr 28)
- Min tinin: “Çamur türünden” (En’am 2)
- Min tinin Lâzibin: “Yapışkan bir balçık türünden” (Saffat 11)
- Min sulâletin min tinin: “Konsantre bir balçık türünden” (Mü’minun 12)
İnsanlığın yaratılışı farklı aşamalardan geçti. Yukarıdaki ayetleri de muhtemelen ileride bilimin de gelişmesiyle daha net anlayabileceğiz (belki biz göremeyiz) ama en azından ayetlerin insan yaratılışının süreçlerden geçtiğini göstermesi açısından güzel ve anlaşılır.
İsa’nın Durumunun Âdem’in Durumu gibi Olması
Allah katında İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Allah onu toprak türünden yarattı, ardından ona “ol” dedi; işte o da böylece oluş sürecine girdi (Al-i İmran 59).
Bu konuda Mustafa İslamoğlu şu soruyu sorar: Burada dikkat çekilmek istenen nokta İsa’nın yaratılışıyla Âdem’in yaratılışındaki olağanüstülük müdür, yoksa olağanlık mıdır? Tevrat bazlı düşünen insanlar şöyle düşündü: “İsa da Âdem gibi öyleyse ebeveynsiz doğdu”. Ancak burada asıl vurgulanmak istenen İsa’nın da tıpkı ilk bilinçli insan Âdem gibi insanlık ailesinin sıradan bir bireyi olduğu gerçeği. İsa da bir annenin karnında 9 aylık bir süreç sonunda normal bir şekilde doğdu.
Aynı ayete tersten bakabilirsek ilginç olan başka bir şeyle karşılaşırız. Eğer İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibiyse İsa’nın bir annesi vardı, demek ki Âdem’in de annesi var demek olur bu.
Ayetler böyle. Tevrat böyle. Kur’an ve Tevrat’ın taban tabana zıt olduğu çok sayıda ayet var. Siz tarafınızı seçin, anne babanızdan öğrendiğiniz mi -görüyorsunuz onlar da kökenini Tevrat’tan alıyor- yoksa Kur’an kaynaklı bir din midir inandığınız? İnanmak istediğiniz? Seçim sizin.
Kur’an bir süreçle indirildi ve bir süreçle girmeli hayatımıza. İnandık demek Kur’an’a göre kurtuluş vesilesi değil. O kadar kolay değil. Buradasınız ve dininizi kendiniz seçersiniz (seçmelisiniz). Selametle.
Not: Bu yazıda şu sitenin 7 bölümlük Evrim Serisi yazılarından da alıntılar yaptım. Evrimi anlamak ve bu konuda şüpheniz kalmasın istiyorsanız o seriyi okumanızı tavsiye ediyorum. Yazı serisinin tümüne katılmasam da oldukça faydalı buluyorum.
Adem Cennet’ten mi Kovuldu? – susema
[…] Not: Öncesinde ya da sonrasında lütfen şu yazıyı okuyun: Evrimsel Süreçte Adem’in Yaratılışı […]
Yazınız için çok teşekkür ederim, aklıma takılan çoğu soruları cevapladı. Devamını bekliyorum yazılarınızın.. 🙂
Güzel ve düşündürücü bir yazı
aklıma takılan son ayette verdiğin “Allah katında İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Allah onu toprak türünden yarattı, ardından ona “ol” dedi; işte o da böylece oluş sürecine girdi”.
Bu ayette neden özellikle adem isaya benzetiliyor dediğin gibi ise yani Adem’in anne babası var topraktan yaratıldı ise başka Peygamberlerde bu özelliği taşıyor neden Hz Muhammed sav,Hz Musa,Hz İbrahim değilde Hz İsa örneğine benzetiyor onun babası yok dolayısıyla Hz Meryem’in karnında yoktan varediliyor(spermsiz) Adem’in de yoktan babasız yaratildigii benzerliği yok mu burada demekki ademde babasız atasiz yoktan varedildi.
Açıklamaya çalışayım. Bir ayeti anlamak için ayete tek başına bakmayacaksın. Devamına bakacaksın. Devamında diyor ki “Allah, onu toprak türünden yarattı”.
Allah insanlığın yaratılışını Adem üzerinden anlatır. Kur’an’a şu soruyu sormalısın: “O zaman Adem nasıl yaratıldı?”. Kur’an da sana yukarıda verdiğim Adem’in 7 aşamadaki yaratılışından söz eder.
Burada konu Adem değil, tamamen İsa ile ilgili. İnsanlar zannediyorlar ki İsa, Allah’ın oğlu. Allah diyor ki “Hayır onun yaratılışı da tıpkı Adem gibi oldu, Adem’den hiçbir farkı yok. Adem beşerdi, İsa da öyle ve ikisi de topraktan yaratıldı.”.
Şurada da alt yazılı yaklaşık 4 dk’lık Enis Doko videosu var. İzle, daha iyi anlayacaksın:
İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir?
Sayın Ayten İsa peygamberin spermsiz yaratıldığına dair deliliniz nedir? Spermsiz bir çocuğun doğması mümkün değildir bu dünya kuralları içinde. Meryem’in hermafrodit olduğu konusu şimdilik en mantıklı cevaptır. Yani Meryemde hem sperm hem de yumurtalık vardı. “Allah katında İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir” denmesinin sebebi yani isanın seçilmesinin çok derin bir anlamı vardır. İsa’nın doğumu da bilimseldir ama bu yüzyıla kadar bunun nasıl olabildiği bilinmiyordu. Taki hermafrodit kadınların varlığını bilim dünyası buluncaya kadar. Yani İsa’nın doğumu da tıpkı ademin doğumu gibi bilimseldir. Ancak herkesin her an karşılaştığı ve bildiği bir bilimsellikte değil. Üzerinde araştırma yapılması ve o bilimsel sebebin bulunması gerekmektedir. Ademin doğumu evrimsel süreçte milyonlarca yıl içinde oldu. Fakat bunu biz ademden yüzbinlerce yıl sonra anlayabildik ki aslında adem’in doğumu da bilimsel yasalara uygun şekilde olmuş. Buradan Allah şunu söylüyor kanaatimce. Ey insanlık Adem’in doğumunu bilimsel olarak keşfettikten sonra İsa’ya yönel onun da durumu adem’den farksız. Bilimsel bir sebebi var git onu da bul.
Topraktan yaratma meselesine gelince Kur’an’da zekeriya peygambere Allah diyor ki seni topraktan yarattım. Eee Zekeriya peygamberin bir anne ve babası olduğu biliniyordu. O halde topraktan yaratılma bizim organik bileşenlerimizin topraktan geldiğine toprağın da kökü 2. nesil bir yıldızın patlamasıdır. Yani bizler yıldız tozuyuz. Topraktan yaratılma yıldız tozu olduğumuza bir atıftır. Bilindiği gibi şu an güneşin yerinde 2. Nesil bir yıldız vardı. O patlayınca güneş dünya ay mars vb.. güneş sistemi oluştu. Dünya ve dünya üzerindeki toprak o patlamadan dağılan yıldız tozuyla oluştu. Kur’an’ı daha derin ve bilimsel veri ışığında anlamak gerek. Bilim geliştikçe Kur’an’ın birçok anlamı yüzeye çıkıyor.
Merhaba makaleniz güzel.Evren+insan yaratılışı bilimin bile halen çözemediği bir durumdur.Ama sümer inannışındaki yaratış ve kuranda anlatılan yaratılış biçimi hemen hemen aynı diyebilirz.
Kafamı kurcalayan çokşey var ama anlatmakla bitmez 🙂 sümer yaratılış hikayesini okuduktan sonra tekrar Kuranı okumaya karar verdim bence sizde sümer yaratılış hikayesini okuyun.
Yazıyı çok beğendim! Kuran’da insanın nasıl ortaya çıktığı ile ilgili vardığım noktalarla örtüşüyor çoğu.İsa ve Adem in benzerliği konusundaki düşünce çok mantıklı geldi, yeni bir bakış açısı benim için.Adem i tek kişi olarak değil Adam-Ademoğulları olarak da anlamlandırabiliyorsak,İsa ile benzerliğine de bu yönden bakabiliriz.İsa’nın da-Allah tarafından mucizeler verilen bir peygamber olması müstesna- bizim gibi insan türünden olması.İnsan üstü bir varlık olarak,küçük tanrı olarak Allah’ın oğlu denilmesine de getirilen bir eleştiri.
Mucizelere de farklı bir bakış açısı ile bakmak mümkün. Bu konuda da yazmayı planlıyorum inşallah. Güzel yorumunuz için de çok teşekkür ederim 🙂
mucizeler hakkında, okumadıysanız hikmet zeyvelinin mucize ve gayb bilgisi kitabını edinin derim,bu konuda ufuk açıcı bir çalışma yapmış.ademin durumu konusunda bende yaptığım araştırmalar sonucunda şu kanıya vardım,evet ademin tıpkı isa gibi bir annesi vardı ve tıpkı isa gibi bir babası yoktu,sonuçta babaya ihtiyaç yoktu.Hatta sadece adem değil mevzu,insanlığın atası kadın(lar) olmalı,erkekten çoğalma mümkün değil fakat isa örneğinde olduğu gibi kadından bu mümkün.Klonlama çalışmaları bunun günümüzdeki örnekleri,insan konlamada spermi yeterli hücereye bölemedikleri için başarılı olamadılar henüz ama çalışmalar kadın üzerinde yapılıyor.İsa nın Allahın ayetlerinden olması durumu bence yaratılışa dair bir ayet olması.bu arada insan-beşer tanımındada hatalar var mevcut çalışmalarda sanki,hicr 26 27 28 29 e bakınca ilk yaratılanın iddia edildiği gibi beşer değil insan olduğu görünüyor.insan var,yaratılmış ,sıra beşere yani o insanlar arasında halife olarak tayin edilen ve kendisine ruh(bilgi) yüklenen beşere gelmiş sıra.Kısaca şu an genel kanı insanın beşerin gelişmiş hali olduüu fakat bu insan beşer kavramı üzerinde yanılgı var gibi,beşer aksine üst versiyon veyahut belli bir görevi (insanı her analmada ileriye taşımak) olan insan türünden farklı bir versiyon gibi.Kuranda resullerden bahsederken hep beşer diye bahseder mesela”ben sizin emsaliniz bir beşerim”.Bu mevzuya bende çok taktım bu aralar,araştırıyorum bakalım nerelere götürcek beni fakat islamoğlu hoca ve diğer hocaların beşerdi ruh üflendi insan oldu tezi yanlış görünüyor kurana bakınca sanki.
bu arada üstteki yazdıklarım tabii ki birçoğumuzun bilgi edinme yöntemi olan araştırmanın sonuçları,isanın durumu ademin durumu gibidir ayetini okuyunca bu araştırmaya yöneldim,kafama takıldı,çokda farklı tamin edici şeylere rastlamadım açıkcası,islamoğlunun beşerler vardı tezi mantıklı geldiysede son raddede daha tatmin edici bir araştırmaya rastladım,yani bunlar benim bulduğum keşfettiğim şeyler değil haliyle,özellikle yaratılış mevzusunda yazdıklarımı kafamda yer ettiren çok önemi bir yazı var,pc ye kaydetmiştim onu ilk fırsatta buraya atacağım,delilli uzun bir yazı,böylesi daha anlaşılır olacak
Evrim ile Yaratılış arasında çekişmeli konu.. her canlı türünün bir ademinin bulunması.. ya da türlerin tek bir canlı türünden çeşitlenmesi.. her ikisi de ayet ya da bilim değil bir İNSAN var sayımıdır.. Kitabın anlatımında cinlerin candan.. beşerin ademden yaratılan NAS’dan olduğunu söyler sadece.. hadislerde ise başka dünyalarda başka ademler olduğunu söyler.. demek ki cennetteki adam başka dünyalara da indirilmiş.. yani başka uygarlıklar var.. A projesi cin.. B projesi beşer.. bu projelerden İNSAN çıkarılması öngörülmüş.. bu konulardaki öykülerimiz çeşitlenebilir.. veriler ve bilgiler çoğaldıkça bilgilerimizi değiştirir.. türlerin ortaya çıkışında yaratılışı çalıştırmak.. kayboluşunda oluşta evrimi işletmek makul görünüyor.. yani böcekleri saymazsak ilk başlangıçta yaratılan, var sayalım, bir milyon tür şimdi dört yüz bine indi… yer yüzünde..
Merhaba. Evrim için artık kimsenin şüphesi yok. Yazı sonunda verilen linke bakın, tüm detaylarıyla evrim anlatılıyor.
Ayrıca hadis ve sünnetlere bakınca insanların kafasının karışmaması mümkün değil. Birbirine zıt binlerce düşünce var. Üstelik Peygamber’den 200 yıl sonra yazıldılar. Dikkate alınması gereken Kur’an’dır. Teşekkürler 🙂
Merhaba,
Cok guzel bir yazi, tebrik ederim.
Ali Imran 33. Ayetin meali hakkinda bir sorum var:
Ayet mealinde kullandiginiz
“kendi çağının insanları içinden seçerek üstün kıldı”
ifadesi Arapca metindeki “innallahestafa” (istafa) ve “alel alemin”e karsilik olsa gerek.
Bazi meallerde bu yonde cevrildigini biliyorum ama bir cok mealde de “alemlere ustun olarak secti” ya da benzeri ifadelerle cevrilmis, ki esas metinde ‘alel alemin’ ifadesi olmasi bakimindan bana daha dogru geliyor.
Sizin bu yonde bir ceviri kullanmanizin nedeni nedir acaba, istafa kelimesinin degisik lugat manalariyla mi ilgili?
Selamla ve Saygilarimla
Merhaba Mehmet Bey, güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
Ali İmran 33’ü sizin dediğiniz gibi de çevirebiliriz. Hiç sorun değil. “Seçti” kelimesinin anlaşılması için o çeviriyi tercih etmiştim. Önemli olan “seçti” kelimesi.
Allah bir seçme işlemi yapıyor. Eğer Adem tek olsaydı bu bir seçim olmazdı. Bağlama dikkat edin: “Adem, Nuh, İbrahim ve İmran ailesi.” Bu kişiler aynı şekilde aynı cümlede seçme işlemine tabi tutuluyor. Nuh, İbrahim ve İmran ailesi kendi dönemlerindeki tek kişiler değildi, öyleyse Adem’in durumunun da onlarla eşdeğer olması gerekir, öyle değil mi? Bağlam ve cümle gidişatı bunu gösterir.
Selamlar.
Ben daha önce ünlü dil bilimci, Sümerolog, astronom olan ve sümer akad ve Babil tabletlerinden yaklaşık 200.000 tableti çözmüş ve çalışmalarını yazdığı kitaplarda toplamış olan Zecharia Sitchinin birçok kitabını okumuştum. Bir çok kitabına da maalesef ülkemizde bulamadığım için okuyamamıştım. Bu kiataplar benim Allah’a olan inancımı ve ibadetlerimi kat ve kat daha bilinçli yapmamı sağladı. Daha bilinçlendim ve yaratılışın ve bu dünyayı daha iyi kavramaya başladım. Ayrıca Allahütealenın insanların ihtiyacı olduğunda nasıl yardım ettiğini ve peygamberleri aracılığı ile de yoldan çıkmış kavimleri nasıl yola getirdiğini daha iyi gördüm. Ancak Hz Adem’in cennetten kovulduğu ile ilgili bazı sıkıntıların vardı ancak bu yazdıklarından sonra herşey benim için daha berraklaştı. Yazınız için çok teşekkür ederim. Ayrıca bu yazınız bazı din tüccarlarına da bir kapak olur. Eğer ki sizde yukarıda bahsettiğim yazarın bilimsel çalışmalar ile dolu bu kitaplarını okursanız belki de insanın nasıl evrimleştiğini ve bilinçlendiği konusunu daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum. Yazarın sırasıyla 12. Gezegen, Enkinin kayıp kitabı, zaman başlarken, kozmik tohum, kozmik şifre kitaplarını tavsiye ederim. Kesinlikle birçok soruya ve insanlık tarihi ve astronomi bilimi hakkında birçok bilgiye sahip olacaksınız. Saygılarımla Çetin Uğur Keskin
Çetin Bey yorum için de kitap tavsiyeleri için de çok teşekkürler, muhakkak bakacağım önerilerinize. Selamlar.
Merhabalar yazınızı ilgi ile okudum bende bu konularda kendimce okumalar yapıyorum aklıma takılan şu soru var Habil ve Kabil kıssasında karganın ölüyu ne yapması gerektiğini gosterilmesinde Adem’in oğlu ölüye ne yapılmasını bilmiyormu idi de kargadan öğrendi eğer bilmiyorsa bu şu demek olmuyormu bu ilk insan ölümü ve ne yapılacağı bilinemiyor bu da ademin ilk insan olduğunu göstermiyor öbür türlü düşünürsek evrimsel olarak nederlant insaninin ölülerini gömdüğü bilgisi var ve dolayısıyla iki bilgi arasında tezatlık var bu sorunu nasıl çözebiliriz teşekkürler
Merhabalar Vuslat. Benim de ara ara sorduğum bu güzel soruyu bir başkasından duymak güzel oldu. Yazdığım yazıda bazı fikirlerim değişti, henüz güncellemedim yazıyı.
Adem’in ne ilk insan ne de ilk peygamber olduğunu düşünüyorum. Kur’an’da onun için resul ya da nebi ifadesi geçmiyor, üstelik hiçkimseyi doğru yola da cağırmıyor.
Allah ayette ‘yeryüzünde bir halife atamaktayım’ diyor. Yani evrimsel süreç devam ediyor. İş olacak ya da olmuş değil. Olmakta.
O yüzden Adem yeni yeni bilinç kazanmış biri olabilir. Bilimin gömmeyi biliyor dediği ilk insanlar olabilir. Zaten ayette ibadetlerin yanlış hatırlamıyorsam İbrahim ve Nuh ile başladığı birkaç âyet var (şu an ayetlere bakamadım). Ayrıca Nuh için açıkça üstün bir yaratılıştan söz edilmekte.
Konu hakkında şimdilik kısaca bu şekilde düşünüyorum. Yani Adem düşünmeyi becerebilen ilk insanlardan olabilir, bu şekilde bir okuma Kur’an’a aykırı değil ve bilimce de uygun.
Selamlar.
Al-i İmran Suresi, 33. ayet: Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
Al-i İmran Suresi, 34. ayet: Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir.
bu iki ayet nazarından bakınca ademin ilk peygamber olduğu ve sonrasında gelen tüm peygamberlerin bu soydan olduğu -olacağı çok net.Adem ilk insan değil ama ilk beşerdir,beşer Allahın insanların entellektüel evrimini tamamlamasında öncü olması için seçtiği zümreye verdiği ism gibi görünüyor dikkatli bakınca kurana.Yani insan yaratıldı,belli süreçler evreler tamamlandı,vakti geldiğinde Allah beşer soyunu seçti ve beşeri insandan alemlerden üstün kıldı.Buradaki alemler bazılarında kafa karışıklığı yapıp başka gezegenler başka insanımsı canlılar var olmalı gibi okuyorlara ama kurana göre iki alem var,biri gayba alemi(cin-melek) diğeri müşahade alemi yani bizim bulunduğumuz,beşeri yarattığında ilk olarak boyun eğmelerini istediğkleri gayb aleminin kulları sonrasında bizi.Buradaki alemlerden kasıt budr.Meallerde bende sizin gibi bir beşerim şeklinde çevrilen ayetler hatalı çeviri aynı beşer geçen her yere insan yazmaları gibi.o ayetlerde ben sizin misliniz(emsaliniz)bir beşerim deniyor.Yani inan ve beşer kabuk olarak,özellik olarak,yaşamsal lark aynı form,beşer bu formdan seçilmiş bir soy olan Allahtan insanlara iletmek için vahy alan ve bu vahiy ile insanı hem entellektüel açıdan hem dini açıdan ileriye taşımakla yükümlü,sırf bunun için yaratılmış-seçilmiş soy.Üstteki ayetler bize aynı zamanda yalancı peygamberleri seçmemiz konusunda ışık tutacak ayetler,peygamberliğin bu soy üzerinden olacağını açık ve net anlatılıyor.
ali imran /33; Meryem /58; Enam /83-90,bu ayetler bütün nebilerin tek soy olduğunun apaçık delilleri.Çevirilerde insan diye yazdıkları kısımlar aslında beşer
ha birde meryem 25 var “Haydi, ye, iç; gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görürsen de ki ‘Rahman’a oruç adadım; bugün tek bir insanla bile konuşamam.’”
orjinal metin aslında” beşerden birini görürsen……insanla bile konuşamam” şeklinde. burada beşer ve insan aynı şeyi ifade ediyorsa meryem kafadan orucu bozmuş oluyor,buradaki beşerden kasıt meryemin yakınında olan beşer yani zekeriya peygamber veya beşer soyundan birileri olmalı.
Selam. “Adem’i, Nuh’u, Ibrahim ailesini, Imran ailesini..” Buradan Adem’in peygamber olduğu çıkarılamaz. Bakın Ibrahim ailesi, Imran ailesi. Yani tüm aile peygamber miydi? Burada başka bir şeyden bahsediyor.
Ayrıca bir seçim yapılıyor. Adem ilk beşer olamaz. Seçim dediğimiz şey 1 kişiden yapılmaz. Seçim varsa Ademler vardır. Adem yoktur. Allah o beşerlerden Âdem ‘i seçmiş.
Ayrıca ayetlere dikkat edin. Adem hiçbir şekilde diğer peygamberlerin söylediği şeyleri söylemiyor. Demiyor ben peygamberim, demiyor ben de sizin gibi insanım, demiyor Allah’ınız 1. Peygamber olmadığı çok açık.
Ayrıca şu soy meselesi de ilginç. Örneğin Allah, Nuh’un oğlu için o senin ailen değil diyor. Selam.
hicr 26-27 ve 28 e bakın, Allah insanı halgetti,öncesinde cannı halgetmişti ve meleklere bir halgedeceğini söyledi ve o beşere tabii olmaya onları davet etti.bu ayetler tek başına yaratılış sürecinde insanın ve içinden resuller çıkacak beşer soyunun detaylarını vermeye yetiyor ama Allah farklı yerlerde bu konulara tekrar tekrar giriyor.dediğim gibi sadece beşer kelimesinin kullanıldığı ayetlere bakarak sadece resullerin içlerinden seçilip yetiştirildiği soy olduklarını,Allahın sadece beşere direk vahyettiğini ve o beşer resuller aracılığıyla insanlara vahyin ulaştırıldığını ve o soydan seçilip yetiştirilmiş erkekler dışında kimseyle risalet bazlı direk ilişkiye geçmediğini göreceksiniz.mealler sizinde bildiğiniz gibi yazan kişilerin kendi dine ve kitaba bakış ve yaklaşımları ile oluşturulmuş metinler,üstteki yazınızda verdiğiniz mealde ali imran 33 ü çeviren ayette olmadığı halde insanlar içerisinden seçtiyi eklemiş,yanılmıyorsam islamoğlu meali,o bu şekilde anlatıyordu bir videosunda,altına biraz eleştiri yazdım engeli yedim sağolsun.aynı bunda olduğu gibi süleymaniye vakfıda hicr 26 daki insana adem 28 deki beşere deri yapısı farklı canlı demiş 🙂 nerden vardılarsa bu kanıya.
kuranda ademoğulları hitabıyla gelen hepi topu birkaç ayet var,araf suresinde olmalılar,dikkatli bakarsanız orada hitabın ademin soyuna olduğunu görürsünüz yani beşer soyuna.Beşer soyun adı,bu soy insanlık tarihinde çevrelerindekiler tarafından bilinen ve resulluk hep aynı soy üzerinden geldiği için buna göre menfi-müspet tavır alınan bir soy,özellikle yusuf kıssasını ve israiloğulları kıssalarını hatırlayın.yakubun oğulları içlerinden bir resul çıkacağını bildikleri ve bunun yusuf olacağını anladıkları ama öldürmeyide gözleri kesmediği için onu farklı yöntemlerle engelleyip risalete yön vermeye çalıştılar,özellikle en büyükleri ve başarılıda oldular.
firavun kıssasına bakın,firavun halkından bir kısmının erkek çocuklarını öldürüyordu sadece,tabii ki içlerinden resul çıkacağını bildikleri kısmın çocukları,musanın bulunduğu soydu bu,musa tehlikede iken harun değildi,harun çünkü musanın anasının oğluydu,babaları bir değil , soy erkekten yürüdüğü için harun öldürülen soy kısımında değil elini kolunu sallayarak geziyor..
insan ve beşer ayrımını temel nokta olarak alıp kurandan inceleyince tek gerçek çıkıyor ortaya,Allah insanı yarattı,belli bir tekamül süreci geçti,onların vahye muhatap olabilecek kıvama gelmelerinden sonra(dili öğretti v.s) ademi biçimlendirdi ve onun soyunu alemlerden üstün kıldı(ademoğulları ayetlerine bakabilirsiniz) bu üstünlük sadece ve sadece bizden farklı olarak içlerinden Allahın seçip türlü zorluklarla sınayıp yetiştirdiği resullerin çıkacak olması ve Allahla bağlantıya geçebilecek özel kullar olması.ademin babası anası varmı konusuna gelince sizinde bildiğiniz gibi ademe bak isayı gör durumu ayetle sabit,bu durumda ademin babası yok ama bir anası var,adem elbette ilk insan değil ama ilk resul,türünün ilk örneği. bu arada resullerin seçimi konusunda seçme olarak çevrilen kelimenin detaylarına bakarsanız o kelimenin yine sadece onlar için kullanıldığına,sıradan bir seçme işlemini değil hazırlığı,zemini olan bir süreçten bahsettiğini görürsünüz,arapça çok invce bir dil bildiğiniz gibi,bizde en yakın düz anlam seçilerek çevrildiği için kelimeler sıradanlaşıp anlatılmak istenenin üstünü örtüyor çoğu zaman,hoş kökü,okunuşu,herşeyi farklı olan iki farklı kelimeye aynı manayı veriyor adamlar tüm kuralları altüst edip,o inceliklere kim dikkat etsin. selametle
Al-i İmran Suresi, 33. ayet: Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
Al-i İmran Suresi, 34. ayet: Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir.
Araf Suresi, 35. ayet: Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.
isra 70 :GERÇEK ŞU Kİ, Biz Âdemoğullarını üstün ve onurlu kıldık; 83 karada ve denizde onların ulaşımını sağladık; temiz besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın pek çoğundan üstün tuttuk:
ali imran 34 hepsinin birbirinden türeme tek zürriyet olduğun söylüyor 33 alemlere üstün seçildiklerini söylüyor,bu tanım içlerinden elçi çıkacak soy için kullanılıyor,aynı şekilde aynı alemlere üstün kılınma tanımı isra 70 de ademin oğulları için kullanılıyor.Burada bahsedilen ademoğulları elbette ademin gerçek oğulları,soyu biz insanoğluyuz adem oğlu değil.biz kimssye üstün kılınmadık,onlar kılındı,üstünlükleride aslında yükümlülüklerinden,beşer yani”müjde” soyunun mensupları olmalarından kaynaklanıyor,kelimenin kök anlamı zaten müjde ve resulleri Allah müjdeci olarak tanımlıyor.
http://www.tuvavadisi.org/nirengi-64-yaradilis-konusuna-giris-1/
alttaki makaleyi okumadıysanız eğer bir bakın, çok dikkatinizi çekecek konulara değiniliyor bu konu da dahil
http://www.tuvavadisi.org/keyfilik-3/
Teşekkür ederim, okuyacağım inşallah.
Merhabalar ne demek istediğinizi tam anlayamadim biraz daha acarmisin özellikle bilim nedearlent insanın olu gömmesini bildiğini söylüyor uzanan bu bilgi ile kuran arasında çelişki ortaya çıkıyor gibi olmuyormu bu durum Habil Kabil kıssasında ölüm olayı sonrası karganın gömme işini insana ogretmesi ben burda saplandim kaldım çünkü o zamana kadar illa bı ölüm olacak ve bu ölü gömülecek bunu da bilim nederlant insanının öğrendiğini söylüyor ama Kuran’da ilk gömme işi ise anlatılan sahsin ölmesi bu Kur’an o zaman evrimsel yaratılışa uymuyor gibi geliyor bana eğer ole olsa idi ilk olu gömme işi Kuran’da geçmezdi aklım karıştı
Vuslat şunu söylüyorum. Bilimin Nederland dediği insan bizim Adem dediğimiz insanla aynı kişi olabilir. Çünkü Adem yeni yeni bilgiyi öğrenen /yorumlayan insan olarak tanıtılıyor.
Allah Adem’e isimleri öğretiyor. Yani insanın yeni yeni öğrenme basamağının başında Adem. Peygamberdir demiyor Kur’an onun için. O yüzden bir çakışma yok Kur’an’daki evrim ve bilimdeki evrim arasında.
Bizlere Adem’i hep her şeyi bilen, peygamber bir insan şeklinde öğrettikleri için biz tam yerine koyamıyoruz.
Anlatabildim mi acaba söylemek istediğimi? Ufak bir ayrıntı aslında.
Cok sikintili bir yazi. Hepsini ele almaya vaktim yok. Misalen
1-Yanlis meal:
İnsanın üzerinden, o tarih sahnesine çıkıncaya (kadar), tüm zamanlar içinden belirsiz ve uzun bir süre geçmemiş miydi (ki), henüz o (bu süre zarfında) anılmaya değer bir varlık bile değildi? (İnsan 1)
Yazar “Çok ilginç bir ayet. İnsan tarih sahnesine çıkıncaya kadar anılmaya değer bir varlık değildi, evet bir varlıktı ama anılmaya değer değildi!”diyor. Yazar ayetin mealini yanlis veriyor. Ayet insan yaratilmadan once cok uzun bir muddetin gectiginden bahsediyor. “evet bir varlikti ama…” demenin mantigi yok. Zira cok acik ki insan kainat sahnesine cok sonra cikmis.
2- Carpitma yorumlar: Nuh 14, Rum 20, Secde 7, A’raf 69 ayetlerinin yorumlari acikken “Bu ayetler evrimsel bir sürece atıfta bulunmuyorsa neyi anlatıyor?” diyerek genel manasiyla evrime delil gostermeye calisiyor. Halbuki her bir ayetin uzerine oturdugu bir baglam var. Ayni usulle Y. Nuri de Kurandan reenkarnasyonu cikarmisti! Bunlarin tefsirde yeri yok zira Kuran ve sunnetin geneli ile celisiyor.
Allah katında İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Allah onu toprak türünden yarattı, ardından ona “ol” dedi; işte o da böylece oluş sürecine girdi (Al-i İmran 59) ayeti ise sebebi nuzulu olmadan, yani baglamindan koparilmis. Halbuki ayet Hz Isa’nin babasiz yaratilisini onun Tanrinin oglu olduguna delil getiren Necran Hiristiyanlarina karsi inmis. Yani mesele “anne” degil orda. “Hz.Adem de babasizdi. O Tanrinin oglu olmadigina gore babasiz dogan Hz.Isa da Tanrinin oglu olacak demek degildir” diye ifade ediyor. (Sonra mulaane ayeti geliyor. 61. ayet)
3- Alelacele, kestirmeden, gerceklikle bagdasmayan hukumler:”Kur’anin evrim ile ilgili bir problemi yok” demek gibi, veya “Kuranda evrim ile celisen bir ayet yok” demek gibi. Tamamen gayri ciddi. (bir kere hangi evrim? Darwin farkli, Lamark farkli, sonra ortaya atilan bircok farkli gorusler de cabasi).
Akademik bakimdan bir sey ifade etmeyebilir, ama surekli Mustafa islamoglundan alinti yapilmasi enteresan. Neden baska alimlerden alinti yok?
Evrimden kastedilen insanin maymundan (veya baska bir mahluktan) turedigi ise, bununla alakali ne Kur’an’da ne Sunnette acik, secik, net, vazih bir ayet ve hadis yok. Bilakis aksi var.
Daha cok ayrinti var ama giremiyorum. Evrim hakkinda soyleyebilecegim objektif sey onun hala bir “teori” oldugudur. Evrim henuz “kanun” degil. Ispatlamak bilim adamlarinin isi. 1 bucuk asirdir ispatlayamadilar hala. Onlara “take your time” diyor, ve surekli degisen bir teori ugruna Kuranin ve Sunnetin apacik ifade ettigi yaradilis gerceginden vaz gecilemeyecegini deklare ediyorum. Inanmak isteyen buna “bilimsel gercek” adi altinda inanamaz. Cunku ispatlanmis degil. Zaten “evrime inanmak” tabiri bile onun henuz bilim degil, ideoloji dusunce inanc duzleminde oldugunu ifade eder. Kimse “yercekimine inaniyor musun?” diye soruyor mu?
Kisacasi talihsiz bir yazi olmus.
Yaziya gelince, cok sikintili bir yazi. Hepsini ele almaya vaktim yok. Misalen
1-Yanlis meal:
İnsanın üzerinden, o tarih sahnesine çıkıncaya (kadar), tüm zamanlar içinden belirsiz ve uzun bir süre geçmemiş miydi (ki), henüz o (bu süre zarfında) anılmaya değer bir varlık bile değildi? (İnsan 1)
Yazar “Çok ilginç bir ayet. İnsan tarih sahnesine çıkıncaya kadar anılmaya değer bir varlık değildi, evet bir varlıktı ama anılmaya değer değildi!”diyor. Yazar ayetin mealini yanlis veriyor. Ayet insan yaratilmadan once cok uzun bir muddetin gectiginden bahsediyor. “evet bir varlikti ama…” demenin mantigi yok. Zira cok acik ki insan kainat sahnesine cok sonra cikmis.
2- Carpitma yorumlar: Nuh 14, Rum 20, Secde 7, A’raf 69 ayetlerinin yorumlari acikken “Bu ayetler evrimsel bir sürece atıfta bulunmuyorsa neyi anlatıyor?” diyerek genel manasiyla evrime delil gostermeye calisiyor. Halbuki her bir ayetin uzerine oturdugu bir baglam var. Ayni usulle Y. Nuri de Kurandan reenkarnasyonu cikarmisti! Bunlarin tefsirde yeri yok zira Kuran ve sunnetin geneli ile celisiyor.
Allah katında İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Allah onu toprak türünden yarattı, ardından ona “ol” dedi; işte o da böylece oluş sürecine girdi (Al-i İmran 59) ayeti ise sebebi nuzulu olmadan, yani baglamindan koparilmis. Halbuki ayet Hz Isa’nin babasiz yaratilisini onun Tanrinin oglu olduguna delil getiren Necran Hiristiyanlarina karsi inmis. Yani mesele “anne” degil orda. “Hz.Adem de babasizdi. O Tanrinin oglu olmadigina gore babasiz dogan Hz.Isa da Tanrinin oglu olacak demek degildir” diye ifade ediyor. (Sonra mulaane ayeti geliyor. 61. ayet)
3- Alelacele, kestirmeden, gerceklikle bagdasmayan hukumler:”Kur’anin evrim ile ilgili bir problemi yok” demek gibi, veya “Kuranda evrim ile celisen bir ayet yok” demek gibi. Tamamen gayri ciddi. (bir kere hangi evrim? Darwin farkli, Lamark farkli, sonra ortaya atilan bircok farkli gorusler de cabasi).
Akademik bakimdan bir sey ifade etmeyebilir, ama surekli Mustafa islamoglundan alinti yapilmasi enteresan. Neden baska alimlerden alinti yok?
Evrimden kastedilen insanin maymundan (veya baska bir mahluktan) turedigi ise, bununla alakali ne Kur’an’da ne Sunnette acik, secik, net, vazih bir ayet ve hadis yok. Bilakis aksi var.
Daha cok ayrinti var ama giremiyorum. Evrim hakkinda soyleyebilecegim objektif sey onun hala bir “teori” oldugudur. Evrim henuz “kanun” degil. Ispatlamak bilim adamlarinin isi. 1 bucuk asirdir ispatlayamadilar hala. Onlara “take your time” diyor, ve surekli degisen bir teori ugruna Kuranin ve Sunnetin apacik ifade ettigi yaradilis gerceginden vaz gecilemeyecegini deklare ediyorum. Inanmak isteyen buna “bilimsel gercek” adi altinda inanamaz. Cunku ispatlanmis degil. Zaten “evrime inanmak” tabiri bile onun henuz bilim degil, ideoloji dusunce inanc duzleminde oldugunu ifade eder. Kimse “yercekimine inaniyor musun?” diye soruyor mu?
Bu konuyu hep merak etmişimdir. Detaylı anlatımınız için teşekkür ederim.
@Neset Ulusal
yorumunuzda yanlış bilgiler olduğu için yazma zorunluluğu hissettim.
İlk olarak “teori” ve “kanun” terimlerinin anlamlarını ilkokul bilgilerinizle açıklamışsınız.
teori=”ispat edilmemiş” kanun=”ispat edilmiş” değildir.
Aynı mantıkla düşünülürse “yerçekimi teorisi” ve “yerçekimi kanunu” nedir diye sorabiliriz.
Peki o halde nedir doğruları?
Hipotez terimini de dahil edersek daha anlamlı olacaktır ki sizin bahsettiğiniz “teori” terimi,”hipotez” terimi ile karışmış anladığım kadarı ile.
hipotez=bilimsel bir olguyu açıklayan bir “fikir”dir.doğrulanıp yanlışlanmaması önemli değildir fikirin hipotez olması için.
Eğer ki hipotez yanlışlanırsa çöpe atılır.yeni bir hipotez bulunur fakat eğer ki hipotez doğrulanır ve bilimsel verilerle desteklenirse teori olur.Bir fikir bilimsel bir teori niteliği kazanmak için her yönden test edilmiş, doğaya göre tutarlı ve öngörülü bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.Yani bir fikrin teori olması onun ispatlanması ile alakalı değildir.
Kanunlar da sonuçtur,matematiksel olarak ölçümler yaparak farklı ortamlarda ve farklı değişkenlerde de alınacak bir sonucu hesaplayabilmeyi öngörür.nadir de olsa kanunlar da değişebilir.kaldırılıp çöpe atılmaz,revize edilip güncellenir.
Kısaca söylemek gerekirse teori süreçtir,kanun sonuçtur.Teori sebeple ilgilenir,kanun sebeple ilgili birşey söylemez.Gelişen bilimin ışığında teori de değişebilir,kanun da değişebilir.
Yani yerçekimi teorisi,yerçekiminin sebebini araştırıp buna göre çalışmalar yapar iken yerçekimi kanunu serbest bıraktığımız cisimle Dünya arasındaki kütle çekim kuvvetini, cismin düşüş hızını, düşmesinin ne kadar süreceğini, yere çarptığı andaki hızını, cismi yerden geri almak için harcayacağımız enerjiyi vs. hesaplayabilmemizi açıklar.
Saygılarımla
Sumer yaratilisi adem ve kaburga kemiginden havvayi anlatir
Evrimsel aciklamalardaki sikinti surecin rastlantisal olmasidir. Yani kainatin olusumundan insanin yaratilisina, yaratilistan bu gune kadar gelisiminde evrim surekli rastlantilar sureclerden bahseder. Surecin rastlantisal olmasi tanrinin bilincli bir sekilde yaratmasina aykiridir. Fakat yaratilisin israiliyat (ki onunda kaynagi sumer ve babildir) kaynaklarinda gectigi gibi olmadigida asikardir.
Ruh ufleme kavramina gelince benim gordugum(yaniliyor olabilirim) kuranda ruh bugun gundelik hayatta kullandigimiz canlilik manasinda degildir. Canlilik icin her nefs olumu tadacaktir. Ifadesindeki nefs ile ruhu karistiriyoruz diye dusunuyorum. Ruh ifadesi kutsal bilgi, vahy seklinde olabilir. Yani allah ademe vahiy indiriyor ve sonrasinda gorme, duyma melekeleri ve idrak gelisiyor.
Selam,
Konu ile alakalı ayetler ve diğer bilgilere genel olarak sahibim.
Ancak,
Ben katkı olması bakımından sadece gözlem ve akli delillerim ile şu kadarını söylemek isterim.
Türden türe evrimin kesinlikle olmadığı kanaatindeyim.
Yani maymundan veya başka canlıdan insanlaşma süreci(evrimi) yoktur.
ve;
Türün kendi içinde evrimleşmesi söz konusu olur.
İnsanlaşma sürecinde fiziksel ve ruhsal olarak değişim/(Beşer=İnsan).
Buda gayet mantıklı ve gerçekcidir.
Sanayileşme evrimide bunun en güzel delillerinden biri olabilir.
Silahların evrimi, Uçağın evrimi, Matbaanın evrimi Arabaların evrimi vs.